Blog

Bir babanın kızı olarak dünyaya geldiniz. Onun, “namus ve şerefini ” korumakla yükümlüydünüz. Size bu öğretildi. Bu yüzden gençlik hayallerinizden vazgeçmek zorunda kaldınız. Her adımınızda babanızın şerefini düşündünüz. Her adımı bir kere değil iki kere düşünerek attınız. Sonra bir gün evlendiniz. Bir erkeğin eşi, bir ailenin gelini oldunuz. Onların “şeref ve namusu” söz konusuydu bu kez. Ne de olsa adlarını taşıyordunuz. O ada söz gelmesin diye olduğunuzdan daha ağırbaşlı, olgun davranmaya çalıştınız.

Gün geldi anne oldunuz. Bu kez çocuklarınızla ilgili sorumluluklar girdi devreye. Hayalinizdeki çocuğu yetiştirebilmek için çabaladınız. Kendi istek ve arzularınız çocuklarınızın ihtiyaçlarından sonra geldi.

Başardınız. Hepsini başardınız. Bir babanın yüzünü yere düşürmeden, bir kocayı ve ailesini kimselere mahcup etmeden yaşamayı becerdiniz.

Peki kendiniz olmayı başarabildiniz mi?

Gülistan Sinanoğlu
Şubat 2017
Fotoğraf Tülin Dizdaroğlu