İki kadın var içimde. Biri azimle mutlu diğeriyse azimle mutsuz olmaya çalışan… O iki kadını sanırım hayatım boyunca içimde taşıyacağım.
İki kadın; biri Gülis, diğeri Tan.
Gülis biraz kırılgan, alıngan. Zaman zaman çarpık düşüncelere teslim edebilir zihnini. Hayata tek pencereden bakar, çokça bulutludur gökyüzü. Bildiğimiz bulutlar değil hüzün bulutları kaplamıştır ortalığı. O hüzne teslim olur Gülis. Hayat bazen anlamını kaybeder, tadı tuzu kalmamış bir yemeğe dönüşür.
Tan ise güçlü bir duruşu yalnızca sergilemek değil o gücü tam içinde hisseder. Mücadelecidir. Yazgıya yürekten inanır ama teslim olmaz, yazgının bazen değiştirilebileceğini bilir. İnsanın kendi kaderi üzerinde etkin olabilmek için çaba göstermesi gerektiğinin farkındadır. Elinden geleni yapar.
Tan, diğer yanını kabullenmekle kalmamış sevmiştir de. Gülümseyerek bakar Gülis’e.
Çünkü anlamıştır ki; güçsüz yanlarını itiraf edebilmek de hayli güçlü olmayı gerektirir.
Benim adım Tan…
Ya sizinki?
Gülistan Sinanoğlu