Zerre olmanın hakkını verebiliyor muyum dersin?
Gülistan Sinanoğlu. Eğitimci, yazar. Yayınlanmış dört kitabı var. Okumayı ve yazmayı seviyor. Kelimelere âşık. Onların bir tür sihir taşıdığına inanıyor. Kendisini kelimelerle ifade ettiğine inanıyor. Edebiyat dünyasında ayak izlerini bırakmayı istiyor. Kendi deyimiyle “Minicik olmalarını” umursamıyor.
“Kayıp Yıllar” isimli kitabı Türkiye’de 1980’li yılların öncesi ve sonrasını anlatıyor. Dönem biyografisi denebilir.
“Panik Atak Gölgesinde” ise tam anlamıyla otobiyografi. Daha önce “Gönderilmiş Mektuplar” adıyla basılan kitap yenilenip eklemeler yapılarak yeniden okura sunulmuş.
“Ruhların da röntgeni çekilebilir aslında” derken, kendi ruhunu masaya yatırıyor, gördüklerini okurlarıyla ve bütün açıklığıyla paylaşıyor.
“Adı Nihan” son kitabı. Bir genç kadının dramını anlatıyor; Henüz bebekken parkta bulunup yetiştirme yurduna bırakılmış, adını kimin koyduğu bile bilinmeyen Nihan’ın hikâyesini bizimle paylaşıyor.
Okumayı seviyor. Yazan insanların etkin okuma yapması gerektiğine inanıyor. Büyük denebilecek bir kitaplığı ve altı çizili satırlarla dolu pek çok kitabı var. Kitap bağışı yapmayı da seviyor. Cehaletin ancak okuyarak ve sorgulayarak yenileceğine inanıyor.
Kadın haklarına değil insan haklarına inanıyor. “Kadın Hakları” tanımına karşı bir duruş sergiliyor. Kendi ifadesiyle “Kadın hakları değil insan haklarından söz etmeliyiz. İnsan haklarına yeterince saygı gösterdiğimiz zaman kadınlar hak aramak zorunda kalmayacak.”
Hayal kurmayı seviyor. Bazı hayallerin hayal olarak kalacağının farkında olmasına rağmen hayal kurmaya devam ediyor. Yakın gelecekte gerçekleşecek mütevazı bir hayali var. Pamukkale Üniversitesi’nde çocuk hastaların kaldığı bölüme bir kitaplık yaptıracak. “Gülistan Sinanoğlu Kitaplığı”
“Kelimelerin sesi olmadığını düşünenlerden misiniz? Benimkilerin var. Yaklaşın ve dinleyin. Duyuyor musunuz?”