Yazgımı Seviyorum

Geceleri yattığımda başlıyordu çarpıntı. Aslında buna tam olarak çarpıntı değil düzensizlik diyebilirdim. Kalbim geçmişte olduğu gibi düzensiz atıyor, her atış kendi bölgesinin dışına taşıyor gibiydi. Daha geniş bir alanda hissediyordum. Huzursuzluk veren bir şeydi. Kontrollerde belirgin bir olumsuzluk görünmüyordu. Hatta bir gün holter cihazı takılmış ama ele gelir bir veri ortaya çıkmamıştı. Bir başka hastayı…

Kabus

Sabah, her zamankine nazaran geç denebilecek bir saatte uyanıyorum. Aslında hep aynı saatlerde uyuyup uyanmaya dikkat ediyorum ama planlamalar bazen şaşabiliyor. Her sabah yaptığım gibi arka bahçeden gelen kuş seslerini dinleyip kuşların ruh hallerini tahmin etmeye çalışıyorum; mutlu olmalılar ki böylesine coşkuyla cıvıldıyorlar. Kuşların sesine önce mutfaktan gelen çatal kaşık şıkırtıları karışıyor sonra da tatlı…

“Şarkılar dinleyin istiyorum, şarkılar. Durmaksızın. Bach G minör mesela. Gülümsersiniz belki. Sonra trafikte bir kadına yol verirsiniz, size gülümser. Karşılık olarak siz de gülümsersiniz. Sonra kadın evine gülümseyerek gider belki, çocuklarına kapıyı gülümseyerek açar. Belki o gece gülümseyerek uykuya dalar. Belki böyle olmaz. Ama siz yine de bir kadının sizden kaynaklı bir sebeple gülümsediğini hayal…

“Annelik Diploması”

Böyle bir diploma yok elbette ama ben annelerin, yani anne olmak isteyen kadınların bu diplomayı alması gerektiğine şiddetle inanıyorum. Yapılacak en basit iş için bile kurs ya da çeşitli eğitimlere katılmak zorundayken, insanların hiçbir ön hazırlık olmaksızın anne-baba olmasını yanlış buluyorum. Çevreme baktığımda anneliğin sadece kutsal yanıyla ele alındığını görüyorum. Kutsal olması, gerekli her şeyi…